26 Mart 2017 Pazar

Kafalar Çok Karışık Değil Mi ? ( Ateist Vaiz )

     Namaz kılan bir ateist hayal edin. Ne kadar komik olurdu değil mi?  Peki namaz kılmayan müslüman... Ne farkı var!
 Bu kadar tutarsızlık içinde kitlesel bir şizofreni yaşadığımızı söylesek pek yanlış olmaz sanırım.

Ali bey bugün randevusu olan son hastasıydı Profesör Doktor Nevzat Bey'in, hasta kayıt işlemlerini yapıp Nevzat Bey'e yönlendirdim. Biliyorum yaptığım etik değil, fakat hasta koltuğuna bir böcek yerleştirdim. İçerideki esrarengiz diyalogları en az sizin kadar, bende merak ediyordum çünkü. Nevzat bey klinikte müstakil bir ''Kendini Mehdi Sananlar'' bölümü açmamız gerektiğini söylemişti bir keresinde. Tabi siz sadece Adnan Oktar, Hasan Mezarcı falan ortalıkta Mehdi/Mesih olduğunu ima ederek yada direk söyleyerek dolaşıyor sanıyorsunuz. Fakat kliniğimize her gün en az 3 Mehdi, 1 İsa Mesih ( Jesus Christ ) geliyor ve benim şu sıralar tek eğlencem bu. Merak etmeyin karısının kendisini aldattığını düşünen, iktidarsız kocaların seanslarını dinlemiyorum. Çok sıkıcılar. Zaten böyle bir şüpheniz varsa gitmeniz gereken yer 221B Baker Street  olmalı. Nevzat Bey'in kliniği değil.

 ''Hoşgeldiniz Ali bey,'' dedi. Nevzat bey. ''Buyurun, oturun lütfen.''   Ve başlıyoruz ;

- Teşekkür ederim.

- Nasılsınız ?

- İyi olmadığımı düşündüğüm için buradayım.

- Gayet iyi görünüyorsunuz. Anlatın lütfen.

- Ben Mehdi'yim, geldim.

- Hmm. Biz de sizi bekliyorduk, İslam alemi kan ağlıyor nerede kaldınız ?

- Ama ben Mehdi olamam ki. Çünkü yani ben şeyim.

- Neden olamazsınız ?

- Ben bir Ateistim. Hatta Bir Ricky Gervais kadar belki de George Carlin. ama kesinlikle Hawking değil, malum onun kafası biraz karışık bu konuda.

- Anlıyorum. Peki ya nasıl anladınız Mehdi olduğunuzu ?

- Çevremde çok fazla ''müslüman'' var ve bana saygı duyarlar, başları sıkıştığında soluğu benim yanımda alırlar diyebilirim. Onlarla net bir iletişim kurabiliyorum. Benim iyi yada kötü büyük tecrübelerle tamamladığım işler ve ilişkilerle dolu bir geçmişim var. İnsanlara bu tecrübeleri aktarmaktan keyif alıyorum. Başkalarının hatalarını tekrarlayarak tecrübe etmek ahmaklıktır derim her zaman. Onlarda beni dinlemekten keyif alırlar ve sözlerime riayet ederler. Bir süre sonra insanlar çözemedikleri tüm problemleri bana getirmeye başladılar ve ben bunlara bir takım çözümler getirerek onların sıkıntılarından kurtulmalarına yardım ettim. Ben onların beklenen Mehdi'si oldum.

- Sizin mesleğiniz nedir Ali bey? ve onlara ne tür tavsiyelerde bulundunuz ?

-Ben avukatım. Onlara etik kurallara uymaları gerektiğini zaten İslam'ında onlara bunu emrettiğini söylerdim. Dediğim gibi ben bir avukatım ve epey meraklı biriyimdir. İslam hukuku hakkında araştırmalar yapmıştım bir dönem. Hatta Osmanlı İmparatorluğu zamanında İslami kanunların yazılı olarak mevcut olmadığı ve ilk yazılı İslam kanunu kitabını Sava Paşa isimli bir Hristiyan'ın yazmış olduğunu öğrenmiştim. İlginç gelmişti. Bu minvalde araştırma yaparken bir çok Ukubat (İslam Ceza Hukuku) kaidesini öğrenmiştim. Onlara Miras davaları, Alışverişleri, Ticaretleri, Aile ilişkileri ve benzeri konularda dinleri ne emrediyorsa yani nasıl inanıyorlarsa öyle yaşamalarını tembihlerdim.

- Bir dakika. Yani şimdi siz. kendiniz inanmadığınız bir dinin kaidelerini, O dine inanan bir topluma mı vaaz ettiniz?

- Evet.

- Ve onları bu şekilde tatmin ederken. Kendi kimliğinizi kaybettiniz.

- Sanırım evet..

    Fethetmek üzere olduğu kaleye tırmanırken tepedeki düşman neferlerinin kafamdan aşağı kızgın yağlar döktüğünü hissettim. Diyaloğun geri kalanı tam olarak bu noktada ehemmiyetini yitirmişti. (en azından benim için) Ben de bir ''müslüman'' idim. Lakin az önce sırf merakıma yenik düştüğüm için dinimin ve toplumun kabul ettiği ahlak kaidelerini çiğneyip hasta - doktor arasındaki gizliliği ihlal etmiştim. Muhtemelen bunun verdiği vicdan azabını dindirmek için eve giderken bir kaç bira alacaktım...